İstanbul'un göz bebeği Beykoz Gezilecek Yerler

"Hayat ya cesur bir maceradır ya da hiçbir şey!" Helen Keller

İstanbul'un henüz tam anlamıyla keşfedilmemiş doğasıyla cennet Beykoz ilçesini bir haftasonu görmeye gidin derim.

Beykoz'da yapılacak, gezilecek çok şey var; Mihrabat Korusu,Beykoz Korusu, Hidiv Kasrı, Anadolu Hisarı, Anadolu Kavağı, Göksu Nehri, Yoros Kalesi, Yuşa Tepesi, Kanlıca..

Biz nereleri gezdik bu yazımızda; Anadolu Kavağı ve Yoros Kalesi..

Ulaşım için bize en kısa yol  Kavacık köprüsüne kadar 500T ile gidip ardından 15A ile son durak  Anadolu Kavağı'nda inip Yoros Kalesine doğru yürümek oldu.

Anadolu kavağı sahili çok büyük değil fakat çok güzel. Sahil kenarında bir sürü kafe restorant var. Eğer denize sıfır bir kahvaltı ya da yemek yemek isterseniz seçenekleriniz bol :)

Biz sadece şöyle bir göz atıp asıl gitmek istediğimiz yere, Yoros kalesine doğru yol aldık. Ama sizin vaktiniz varsa ve fotoğraf çekilmeyi seviyorsanız, sokaklarına da şöyle bir uğrayabilirsiniz :)

Yoros'a giden yol biraz dik, o yüzden çok sıcak havalarda gidilmemeli derim :) Gezen Anne'nin blogunda okumuştum, Yoros Cafe'nin manzara ve kahvaltısından bahsediyordu, biz de o yüzden Yoros Cafe'yi seçtik ve hiç pişman olmadık. Manzarası, ev tipi patates kızartması, temiz ve çabuk hizmet ile bizden tam puanı aldı :)  Kahvaltı serpme, ve yok yok, kişi başı 35-40 TL gibi bir ücretti geçen yaz :) 

Doğanın içinde harika manzaraya karşı çayını yudumlarken İstanbul'un eşsiz güzelliğine bir kez daha aşık olmamak elde değil. 

Kahvaltımızı yapıp manzara eşliğinde çayımızı da içtiğimize göre Yoros Kalesi'ni bir de biz fethedelim dedik. Hemen Yoros kafenin içerisindeki merdivenlerden yukarı kaleye doğru çıkıyoruz.

Merdivenlerin bittiği toprak eğimli bir kısım var o yüzden ayakkabılar önemli :)

bir önceki Yoros ziyaretimden :)

Yoros Kalesinin kısaca tarihinden bahsedecek olursak 13.yüzyılda Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu tarafından boğazın girişini kontrol etmek amacıyla kurulmuştur. Daha sonra birkaç kez el değiştirdikten sonra biz Türklerin hakimiyetine geçmiştir. Daha detaylı bilgi için https://www.beykoz.bel.tr/beykoz/detay/yoros-kalesi adresine tıklayabilirsiniz.

Yoros kalesine çok kez gittim ve sonunda kapısının açık olduğu bir zamana rastladım :)

Tabiki hemen kapıdan içeri girdik ve karşımızda bu eşsiz manzara! Boğazı hiç bu kadar güzel bu kadar mavi bu kadar yeşil görmemiştim.

Bu da bu manzaranın solunda kalan kısım ^^

Bu eşsiz manzarayı doyasıya izleyip birkaç fotoğraf çekip çekildikten sonra, şu meşhur salıncağı bulalım dedik. Yoros Cafe'sinden dışarı çıkıp yolun karşısındaki kafenin oradaki merdivenlerden aşağıya doğru indik ve ta da salıncaklar bizi bekliyor :)

Yine bir önceki gidişimden :)

Keyfime diyecek yok fotoğraftan da gördüğünüz gibi mutluluğum daim, muhteşem bir manzara, doğa, huzur.. İstanbul aradığınız herşeye sahip, keşfetmek sizin elinizde :)

Dönüşte yolumuz üzerinde bulunan Kanlıca yoğurdundan yemezsek olmazdı. Yoğurdu çok severim, o yüzden yoğurtlu mekanları bir başka severim :) Kanlıca yoğurdunu pudra şekeri ile yemek meşhur. Biz İsmailağa Asırlık Kanlıca Yoğurtçusunu tercih ettik ve şanslıydık denize sıfır bir yer kaptık, gün batımında yoğurdumuzu yedik ve günü noktaladık :)

Beykoz'da bir günümüz böyledi. Umarım faydalı bir yazı olmuştur, size birşeyler katmıştır. Sorularınız olursa yardımcı olmaya çalışırım. Mutlu günler diliyorum.